Başarı bir varış noktası değildir. Aslına bakarsanız bir sonraki adımın ne olduğunu bilmeden sergilediğiniz çabanın anlık çıktısıdır. Her başarı bir sonraki noktaya varmanıza yardımcı olacak yeni bir patika açar. Bir sonraki noktada elde edeceğiniz başarı muhakkak işinizle ilgili bir değer olmayabilir. Eğer böyle olsaydı hayat bitmeyen bir yarışa dönerdi. Bir sonraki nokta daha mutlu bir yaşamı size sağlayacak her hangi bir şey de olabilir.
Kurumsallaşma sistem demektir. Sistem kültürü olan yapılarda mekanizma bireylerden bağımsız olarak işler ve bu da süreklilik açısından bir sigorta anlamına gelir. Kurumsallaşmanın temeli sonuç üreten kurallar manzumesine kurum içi kabulle adapte olmaktır. Burada da iç iletişim unsurları devreye giriyor.
Yani eğer siz işletmenizde kurumsal bir yapı elde etmek istiyorsanız yalnızca bir kağıda uyulması gereken kurallar listesi yazamazsınız. Bu kurulların ortak akılla, katılımcı bir iletişim kültürü oluşturularak ve bireylerin iç kabulü ile üretilmiş olması gerektiği gibi aynı zamanda yüksek bir iş birlikteliği de gerektirir. Bu iş birlikteliği ancak ve ancak aidiyet duygusunun bulunduğu kurumlarda en efektif şekilde işletilir.
Bakın uyum demiyorum, aidiyet diyorum. Uyum siz isteseniz de istemeseniz de koşullara direnç göstermemeniz ama bunu içten gelen bir motivasyonla değil dış zorlama ile yapmanızı gerektirir. Aidiyet duygusunda ise motivasyon kişinin içindedir. Bulunduğu ortamın gerekliliklerini her hangi bir zorlama duygusu yaşamadan “satın alır”. Şimdi madem ki kurumsallaşma ve kurum kültürü için öncelikle aidiyet duygusunu inşa etmemiz gerekiyor o halde bu insanların bir çatıya ihtiyacı var değil mi?
İşte marka bilinci burada devreye girer. Eğer siz markalaşma sürecinizi tamamlamadıysanız bir çatınız yok demektir. Böyle bir durumda insanlar kendilerini nereye ait hissedecekler? Belki bulunduğu ortamdaki insanlara, yöneticisine, patronuna bağlılık duyabilir. Ancak bu duygu da kuruma değil kişiye hizmet edecektir.
İşte bu yüzden doğru bir kurumsallaşma aksiyon planının ilk adımı doğru bir markalaşma sürecinden geçer.
Bakın uyum demiyorum, aidiyet diyorum. Uyum siz isteseniz de istemeseniz de koşullara direnç göstermemeniz ama bunu içten gelen bir motivasyonla değil dış zorlama ile yapmanızı gerektirir. Aidiyet duygusunda ise motivasyon kişinin içindedir. Bulunduğu ortamın gerekliliklerini her hangi bir zorlama duygusu yaşamadan “satın alır”. Şimdi madem ki kurumsallaşma ve kurum kültürü için öncelikle aidiyet duygusunu inşa etmemiz gerekiyor o halde bu insanların bir çatıya ihtiyacı var değil mi?
İşte marka bilinci burada devreye girer. Eğer siz markalaşma sürecinizi tamamlamadıysanız bir çatınız yok demektir. Böyle bir durumda insanlar kendilerini nereye ait hissedecekler? Belki bulunduğu ortamdaki insanlara, yöneticisine, patronuna bağlılık duyabilir. Ancak bu duygu da kuruma değil kişiye hizmet edecektir.
İşte bu yüzden doğru bir kurumsallaşma aksiyon planının ilk adımı doğru bir markalaşma sürecinden geçer.
Rengin Gültekin iş hayatına 2000 yılında Türkiye’nin en büyük televizyon kanallarından biri olan ATV’de başlamıştır. 8 yıl bu kanalda kamera önünde ve arkasında muhabirlik, spikerlik, editörlük gibi görevler üstlendikten sonra 2008 yılında Türkiye’nin bir başka büyük televizyon kanalı olan Show TV’ye transfer olmuş ve orada da 7 yıl boyunca sırasıyla muhabirlik, spikerlik ve haber müdürlüğü görevlerini yürütmüştür.
2018 yılında Kamenta Business Danışmanlığı kuran Rengin Gültekin Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen markalarının markalama, reklam yönetimi ve reklam operasyonlarını yürütmektedir.
Markaların büyüme ve daha fazla müşteriye ulaşma konusunda pazarlama, reklam ve iş geliştirme alanlarında destek veriyoruz. Doğru reklam stratejileri kurgulayıp bu stratejilerin doğru uygulamalarını kendi ekibimizle gerçekleştiriyoruz. Bir firmanın eğitimden organizasyona, iş geliştirme olanaklarından dijital reklam operasyonlarına kadar her konuda destek veren büyük bir iş geliştirme ajansıyız.
Eat imagine you chiefly few end ferrars compass. Be visitor females am ferrars inquiry. Latter law remark two lively thrown. Spot set they know rest its. Raptures law diverted believed jennings consider children the see. Had invited beloved carried the colonel. Occasional principles discretion it as he unpleasing.
Do so written as raising parlors spirits mr elderly. Made late in of high left hold. Carried females of up highest calling. Limits marked led silent dining her she far. Sir but elegance marriage dwelling likewise position old pleasure men. Dissimilar themselves simplicity no of contrasted as. Delay great day hours.
Atatürk Mh. Vatan CD. Çağla Apt. No: 35-37 Daire 1&2 Ataşehir İSTANBUL
Önemli olan şu; bunun bir yolculuk olduğunu biliyor muyum? Yolculukta vardığım her bir durakta elde ettiklerim tüm bu çabayı vermeme değdi mi?
Şüphesiz değmiştir. Çünkü başarılar kadar başarısızlıklar, mutluluklar kadar üzüntüler de insanın hayatına katma değer sağlar. Bu nedenle Le Bron James’in sözlerini çok önemserim. “Bazen harika anların başrolünde olursunuz ama bazen işler o kadar iyi gitmez. Ama her koşulda o çabayı ortaya koymanız gerekiyor.”
İnsanın vazgeçme noktası bu çabayı ortaya koymayı bıraktığı yerdir. Hayatın anlam bulması çabanın sürekliliğine ve istikrarına bağlı. Aksi takdirde hayat yaşam olmaktan çıkar ve bir nefes alıp verme fizyolojisine indirgenir.
Zaman zaman durup dinlenerek, düşerek, kalkarak ama hep bir amaç için ilerleyerek yürüyen herkes hayatını anlamlandırmayı başarabilir. Bana kalırsa hayattaki gerçek başarı da budur.